Doğrunun yanlışa, beyazın siyaha, haramın helale, günahın
sevaba karıştığı bir dönemdeyiz. Dünyada, ülkemizde ve ilçemizde bunun
örneklerini sıkça görüyoruz. Bu dönem içerisinde bir de anlam karmaşası
yaşanıyor.
Çoğu kavramın anlamı net olmasına rağmen günümüzde kişiye,
gruba, topluluğa göre bazı kavramların anlam değişikliğine uğradığı görülüyor.
Örneğin herkesin ağzından düşürmediği ?dürüstlük? kavramı, söyleyen kişiye göre
anlam değişikliğine uğramaktadır.
Dürüstlük kimine göre; Kendi çıkarlarını gözettikleri sürece
başkalarına çıkar sağlamak, çıkar çatışması başladığında anında karalama
politikasına girmektir.
Kimine göre; Konumunu korumak adına birçok taviz verirken
pislikleri ortaya saçılınca ne istediniz de vermedik deyip, anlaşamayınca fütursuzca
saldırıya geçmektir.
Kimine göre ise; Hiçbir yenilik göstermeyip, sadece rakibin
yaptıklarını eleştirip, rakibi hata yapınca işte bunlar hep böyle demektir.
Bazen ?Koltuğu korumak adına değersiz insanların isteklerine
boyun eğmek?
Bazen ?Koltuğa sahip olmak adına rakibi hakkında
söylentileri, ağzı gevşekler yoluyla gerçekmiş gibi anlattırmak?
Bazen ise ?Kendi eksikliğini, hatasını başkalarının
hatasıymış gibi yansıtıp kendini aklamaya çalışmaktır.?
Kimine göre dürüstlük ?İsteğinin karşılanmadığı kapıdan
çıkarak, kapı kapı dolaşmak, girebildiği kapıda ev sahibi gibi davranıp,
çıktığı kapıyı hırsızlıkla suçlamaktır?
Kimine göre ise ?Aynı konumda kalabilmek adına karar
mercilerini bir tepsi baklava alır giderim diye tehdit etmektir.
İsteyen istediği anlama çekse de ?Dürüstlük dürüstlüktür?.
Sözün özü ?Arının vızıltısına değil yaptığı bala
bakmak?gerekir.