RABBİMİZ
YALNIZ SEN BAKİSİN
İnsan çok vasıfları içinde toplayan
kapsamlı bir yapı olarak yaratılmış olup, bu özelliği itibarıyla kainattaki
yaratılmış hemen her şeye alaka gösterir. Bu özelliklerinden biriside hadsiz sevebilme, muhabbet etme kabiliyetidir. O yüzden insan umum mevcudata karşı
muhabbet besliyor. Dünyayı ve yaşadığı hayatı, bu hayatın içindeki her şeye
ekseriyetle muhabbet ediyor. Lakin sevip muhabbet edilen şeyler gidiyorlar,
yerinde durmuyorlar. Bundan dolayı sevdiği şeylerden ayrılmanın acısını
yaşıyor. O hadsiz muhabbeti hadsiz
bir azaba dönüşüyor.
Çünkü o hadsiz muhabbet istidad ı,
hadsiz bir güzelliğe sahip Cemal ı Baki ye yöneltmek için verilmiş. O insan
suistimal eder o muhabbeti fani, geçici mevcudata sarf ettiği sürece hata
ediyor. Yaptığı hata, sevdiği şeylerden ayrılmanın azabına sebep oluyor.
Evet özellikle gençlik hevesatı ve
yanlış yönlenmelerin neticesi, gelecekte ayrılıkların azabına medar oluyor.
Hadsiz bir muhabbet istidadına sahip kalbini, evlenmek istediği kişiye
yönlendirebiliyor. Onun gençliğinin verdiği geçici güzelliğe meftun oluyor. Çok
değil birkaç yıl sonra kaybedilen güzellikler ve hayat meşakkatlerinin verdiği
tahribatlar karşılıklı muhabbeti azaltıyor, hatta bitiriyor. Helal dairesini
bırakıp harama ve çirkin şeylere yönelebiliyor. Haram dairesi bir nevi içinde
bulunduğu elemli haleti unutmak için bir kapı oluyor. Haramla meşguliyeti aynı
zamanda sorumluluklarından kaçmaya vesile ediyor. Muhabbeti kalmadığı hanesine
ve ailesine karşı sorumluluklarını yerine getirmek yerine, haramla iştigal ederek
içinde bulunduğu elemli haleti unutmaya çalışıyor. Hata üstüne hata.
Bir makam veya elinin zar zor
ulaşabileceği bir ihtiyacını hayatının birinci amacı haline getirip hırs
yapıyor. Bütün enerjisini o makama veya ihtiyacının peşinde koşmaya harcıyor. Halbuki bu nev i ihtiyaçlar hayatın
birinci amacı yapmadan uygun çalışma ve gayretle ulaşılabilir. Hırsla kalpteki
sınırsız muhabbet istidadını hayatının sınırlı ihtiyaçlarına yönlendirmesi ve
hayatının en kıymettar hayat memat meselesi yapması şuna benzer. Bir tahta
parçasını bir liraya alacakken, aynı tahta parçasına elindeki bin lirayı
vermesi gibi, kalpteki hadsiz muhabbeti, geçici,
sınırlı, fani mahbuplara harcaması da ona benzer. Yani ulaşmak istediği fani güzellikleri haşa ilah edinip onları
hayatının birinci amacı yapmasıdır. İşte o muhabbet ettiği muvakkat güzellikler
(gençlik, güzellik, mal, mülk, makam) kadar manevi yaralara da sahip
oluyor. Her biri yorucu birer elem
haline geliyor. Varını yoğunu harcayıp okuttuğu çocuğundan, bir vefa dahi görmeyip,
ardından şekvaya başlaması gibi.
??O'nun zâtından
başka her şey yok olacaktır. Hüküm O'nundur ve siz ancak O'na
döndürüleceksiniz.??
(Kasas Suresi:88)
Ayetinin mealinin bir ifadesi ?Baki olan sensin, Yaratılmış olanlar fanidir? fani olan elbette Baki
bir muhabbette ezeli ve ebedi bir aşka ve
ebed için yaratılmış(Allah için) bir kalbin alakasına medar olamaz manasını
ifade ettiği bildirilmiştir. Evet madem sevdiğim şeyler beni bırakıp gidiyorlar
fanidirler, öyleyse onlar beni bırakmadan ben onları bırakıp hayatımın birinci
gayesi yapmıyorum. Yalnız sen Bakisin ve senin vücutta tutmanla mevcudatın
varlıkta kalabildiğini bildim ve anladım. Öyleyse vücutta tuttuğun mevcudat
yalnız senin muhabbetinle sevilir. Yoksa kalbin hakiki alakasına layık
değillerdir demektir. İşte bu yüzden yaratılmış olanlara yalnız layık
oldukları kadar muhabbet edip, üzerlerinde fanilik damgasını görüp, sınırsız
sevgiyi onlardan keserim. Eger hadsiz sevgimi fani şeylerden kesmezsem,
sevdiğim şeyler kadar manevi yaralarım, meşakkatlerim, yıpranmışlıklarım,
kaybetmelerim olur.
Muhabbetimize sebep
olan mevcut şeyler üzerindeki hüsün, ihsan, ve kemal, Baki i Hakikinin güzellik, ikram ve kusursuzluğunun bir çok
perdelerden geçmiş zayıf birer gölgelerinin gölgeleridir. Allahın güzel
isimlerinin birer yansımasıdır.
İnsanın fıtratında
güzel şeylerin sonsuz olmasını istemek gibi bir yapısı var. Hatta olmayan şeyi
varmış gibi tevehhüm edip, o güzel şeylerin üzerine sonsuza kadar kalacakmışlar
gibi bir bakilik kondurur öyle sever.
Çünkü iki gün sonra solacağını, çürüyeceğini, bozulacağını düşünse sevemez. O
güzelliklerden ayrılmayı düşünmekte acı verir. Bu ayrılık düşüncesinin acısı ebedi hayata olan aşkından kaynaklanır.
İnsan ebedi olan güzel yaşama aşıktır. Eğer tevehhüm ü beka(Sonsuza dek güzel
yaşamak) olmazsa fani güzellikleride sevemez. Hatta denilebilir ki Alem i
Bekanın ve ebedi Cennetin var
edilmesinin sebebi, insandaki şiddetli Aşk ı Bekadan çıkan çok kuvvetli sonsuz
yaşama arzusudur, fıtridir. Allah bu
isteği insanın fıtratına yerleştirmiş. Halık ı Zülcelal İnsandaki bu fıtri
arzuyu, o tesirli, kuvvetli umumi duayı kabul etmiştirki fani insanlar için
baki bir alemi halk etmiş.
Acaba Fatır ı Kerim, Halık ı Rahim, küçücük midenin cüz?i bir yemek arzusunu, yine
midenin lisanı haliyle yaptığı duasını çeşit çeşit lezzetli yiyecekleri icat
ederek, geçici olarak doyacağı halde kabul
etmişte, umum insanların pek büyük
fıtri bir ihtiyacı olan arzusunu, söz ile, hali ile, umumi ve devamlı, haklı ve
esas gerçek mahiyeti ile yaptığı bekaya dair duasını kabul etmesin? Haşa!
Öyleyse bizlerde Baki
i Zülcelal e karşı alaka göstermeliyiz, O?nun Esmasına yapışmalıyız. Çünki Baki
yoluna sarf olunan her şey, Baki kalmaya sebep olur.
Allah için vermeliyiz, Allah için almalıyız, Allah
için başlamalıyız, Allah için işlemeliyiz vesselam.
Bu vesile ile İslam aleminin ve hususan
hemşerilerimin Regaib Kandilini tebrik ederim. İslam aleminin heyecanla
beklediği mübarek üç aylar Regaib Kandili ile taçlanacak. Regaib Kandilimizi
Peygamberimiz Hz. Muhammad Aleyhisselam
Efendimizin bize öğrettiği ve tavsiye ettiği şekilde geçirmeye gayret edelim.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Aleyhisselama
çokça salat?ü selam getirelim. O?nun şefaatini ümit edip hakkıyla ümmeti
olmaya gayret edelim.
İlahi bize ve neslimize nurunla hayat ver, bizi ve
neslimizi nurunla yaşat ve o nurunla huzuruna al. Ve bizi ve neslimizi nuru
nurunla haşr et, lütf et, kerem kıl, hatalarımızı ve seyyiatımızı marifet eyle.
Ve bizi başında Habib i Zişanın (as) olan Fırak
ı Naciyyeyi Kemaliye ilhak et.
Rabbimiz
bizlere ihlas ı tamme muvaffak eyle, Peygamberimiz Hz. Muhammed Aleyhisselamın
sünnet i seniyyesine tam ıttıbaı nasib eyle.
Fırka-ı Naciye: Kur'an-ı Kerîm'in
hükümlerini kabul ve tasdik etmekle onlara uyan, Hz. Peygamberin ve O'nun büyük
Ashâbının yolunu aynen takip eden büyük topluluk, Cemaat demektir.